İTALYA
İTALYAN TARİHİ
ETRÜSKLER
İtalya'daki ilk uygarlık M.Ö. 800 civarında orta
İtalya'da baş gösteren Etrüsklerdi. Etrüskler şehirlerini karelere bölmek
suretiyle yaptılar. Bu şehirlerin bazıları hala ayaktadır (Arezzo, Chiusi,
Cortona, Perugia ve Cerveteri gibi). Etrüskler ayrıca bataklık kurutabilen ve
yollar yapabilen mühendislerdi. Ayrıca iyi sanatçılardı. Etrüskler toprak
heykeller yaptılar ve bronzla çalıştılar. Zanaatkârları altın ve gümüşten
takılar yaptılar. Etrüsk sanatçıları, zenginlerin mezarlarının duvarlarına
resimler (freskler) yaptılar. Ayrıca çanak çömlek boyadılar. Üst sınıf
Etrüskler bir avlu etrafında düzenlenmiş, çok odalı, harika evlerde yaşadılar.
Lüks mobilyaları vardı. Fakir Etrüskler, ahşap ve tuğladan yapılmış, basit
kulübelerde yaşadılar.
Etrüskler ticaret yaptıkları Yunanlılardan
etkilenmişlerdi. Yunanlılar M.Ö. 750 civarında Napoli Körfezindeki Ischia
adasında bir koloni kurdular. Daha sonra Sicilya'da Catania ve Messina gibi
koloniler oluşturdular. Ayrıca kıta İtalya'sına Reggi Calabria gibi koloniler
kurdular. M.Ö. 600'de Etrüskler, Roma dahil olmak üzere, merkez İtalya'nın
yönetimine geldiler. Ayrıca güçlü bir donanmaları vardı. Ancak M.Ö. 510'da
Romalılar isyan ettiler ve giderek Etrüsk topraklarında ilerlediler. Son Etrüsk
şehri M.Ö. 265'te Romalıların eline geçti.
ROMA'NIN YÜKSELİŞİ
M.Ö. 8. yüzyılın ortalarında Roma'da bir yerleşim
mevcuttu. M.Ö. 6. yy.da Etrüsk krallarınca yönetildi. Krallara, içinde Romalı
aristokrat ve soyluların bulunduğu senato danışmanlık yapıyordu. Ancak M.Ö.
510'da Romalılar isyan ettiler ve son kral Tarquinius Superbus'u sürdüler.
Devamında Roma, konsül denilen ve senatörler içinden seçilen iki memur
tarafından yönetildi. Konsüller bir yıl süreli olarak hizmet ettiler. Romalı
çalışan sınıflara pleb (İng. plebeian) deniyordu. 6. yy.da bu iki sınıf
arasında rekabet vardı. En sonunda M.Ö. 494 yılında plebler Roma'yı terkettiler
ve Aventine tepesinde kendi yerleşimlerini kurdular. Soylular onları geri
kazanabilmek için ayrıclık vermeye zorlandılar.
Daha en başından beri, Roma, saldırgan ve yayılmacı
bir devletti. Romalılar önce merkez İtalya'yı ele geçirdiler. 396'da önemli
Etrüsk şehri Veii'yi fethettiler. Ancak 390'da Galyalılar Roma'yı ele geçirip
yağmaladılar. Roma tekrar ayağa kalktı ve güney İtalya'yı fethetti. M.Ö. 272
itibarıyla neredeyse tüm güney İtalya Roma'lıların eline geçmişti.
Roma daha sonra Kartacalılarla çatışmaya girdi.
Lübnan'lı Fenikeliler Kuzey Afrika'da Kartaca adını verdikleri bir koloni
kurdular. O zamanlar Kartaca Kuzey Afrika, Sardunya, Korsika ve İspanya'nın bir
kısmına hükmedecek kadar güçlü hale gelmişti. Roma ve Kartaca arasındaki bu
savaşlara Punik (Kartacalıya ait) savaşları denir. İlki M.Ö. 264'ten 241'e
kadar sürdü ve temelde bir deniz savaşıydı. Romalıların Sicilya'yı ele
geçirmesiyle sonuçlandı. Hemen sonra Sardunya ve Korsika'yı da ele geçirdiler.
İkinci Punik Savaşı M.Ö. 218'den 202'ye kadar sürdü.
218'de Hannibal İspanya'dan fillerin de dahil olduğu büyük bir orduyla güney
Fransa ve Alplerin üzerinden İtalya'ya yürüdü. Romalıları M.Ö. 218'de Ticinus
ve Trebia'da, 217'de Trasimeno Gölünde ve 216'da Cannae'de yenilgiye uğrattı.
Ancak Hannibal'in elinde Roma'yı tamamıyla yokedecek kaynaklar yoktu ve
Romalılar Kuzey Afrika'ya bir ordu gönderdiler. Scipio liderliğindeki Romalılar
M.Ö. 202'de, Zama'da kesin bir zafer kazandılar.
Öte yandan Romalılar kuzeye doğru genişlediler. Kuzey
İtalya'da Keltler vardı, ancak Romalılar onları yavaş yavaş fethettiler. M.Ö.
90 itibarıyla tüm Kuzey İtalya Romalıların elindeydi. Romalılar
Makedonyalılarla bir dizi savaşa giriştiler. Savaşlar M.Ö. 148'da, Macedon, bir
Roma şehri olduğunda sona erdi. Bazı Romalılar bu başarılı savaşların sonucu
olarak çok zengin oldular. Bundan başka, savaş tutsakları köle yapıldılar ve
dolayısıyla Roma topraklarına büyük bir köle akışı oldu. Bazı varlıklı
Romalılar büyük malikanelerde köle işçi kullanarak servet sahibi oldular. Ancak
birçok köylü toprağı terkedip şehre taşınmaya zorlandı. Neyseki onlar için bir
çok iş vardı. Roma daha zenginleştikçe yollar ve tapınaklar yapıldı. Ancak olağanüstü
sosyal değişimler Roma'da bir çok karışıklıklığa neden oldu.
Bu arada köleler bazen isyan ettiler. Sicilya'daki
kölelerin isyanıyla başlayan ilk isyancı savaşı M.Ö. 135'den 132'ye kadar
sürdü. Sicilyalı köleler M.Ö. 103'te tekrar isyan çıkardılar, ancak M.Ö. 99'da
yerle bir edildiler. Son olarak Spartacus M.Ö. 73'te İtalyan kölelerin başına
geçti. Ancak M.Ö. 71'de isyan bastırıldı. M.Ö. 91-89 Sosyal Savaş'ta Romalı
olmayan İtalyanlar Roma'ya başkaldırdı. Cornelius Sulla liderliğindeki Romalı
askerler isyanı ezdi. Bütün bunlara rağmen M.Ö. 89'da tüm özgür İtalyanlara
Roma vatandaşlığı verildi.
M.Ö. ilk yy.da Roma cumhuriyeti yavaşça çökmeye
başladı ve güç giderek başarılı generallerin eline geçti. Olağanüstü durumlarda
Romalılar bazen gücü, geçici bir diktatöre verdiler. M.Ö. 83'te Sulla, kendini
diktatör yaptı. M.Ö. 80'e kadar yönetti. Daha sonra M.Ö. 67'de diğer bir güçlü
general olan Gnaius Pompey, Akdenizdeki korsanlara karşı başarılı bir savaş
açtı. M.Ö. 66-62 yılları arasında Türkiye, Suriye ve çevre bölgeleri Roma
İmparatorluğuna kattı. M.Ö. 60'ta Crassus ve Julius Caesar'la (Jül Sezar) üçlü
otorite oluşturdu. Bu triumvirlik sadece bir yıl sürdü, ancak M.Ö. 56'da
yenilendi. Ancak Crassus M.Ö. 52'de ölünce Pompey tek konsül seçildi.
Bu arada triumvirliğin üçüncü üyesi olan Julius Caesar Galya'yı fethetti. Askeri zaferleri, onu kendi adamları içinde çok popüler yaptı. Ancak M.Ö. 49'da Senato, Caesar'ın ordu komutasını bırakıp Roma'ya askersiz olarak dönmesi kararını verdi. Caesar bunu reddetti ve aksine Roma'ya yürüdü. Şehri savunacak birlikleri olmayan Pompey, Yunanistan'a, ordu toplamaya gitti. Caesar onu kovaladı ve yendi. Pompey Mısır'a kaçtı ve orada öldürüldü. Julius Caesar M.Ö. 44'te, suikaste uğrayana kadar Roma'nın diktatörü olarak kaldı. Onun ölümünden sonra başka bir triumvirlik iktidara geldi. Bu üçlü Marcus Antonius, Marcus Lepidus ve Julius Caesar'ın büyük yeğeni Gaius Octavius'tan oluşuyordu. M.Ö. 36'da Lepidus azledildi ve sonra Octavius ile Antonius da iktidardan düştüler. Octavius, M.Ö. 31'de Actium deniz savaşında Antonius'u yendi. Octavius ilk Roma İmparatoru oldu. M.Ö. 27'de Augustus ünvanını aldı. Roma cumhuriyeti bir sona gelmişti.
ROMA İMPARATORLUĞU YÖNETİMİNDEKİ
İTALYA
Augustus, senatoyu korudu, ancak gerçek güç
kendindeydi. Orduyu ve sivil hizmetleri kontrolüne aldı. Augustus, Roma
İmparatorluğunun düzenini restore etti ve M.S. 14'te öldüğünde barış ve
zenginlik vardı. Sonra üvey oğlu Tiberius geldi (M.S. 14-37). Sonraki imparator
Gaius veya Caligula, öyle kötü yönetti ki kendi özel birlik muhafızı tarafından
suikaste uğradı (M.S. 37-41). Sonrasında amcası Claudius iktidara geldi (M.S.
41-54). Onun hükümdarlığında Romalılar İngiltere'yi fethetti. Sonra Nero geldi
(54-68). Vespasian (69-79), Roma'daki ünlü Kolezyum'u inşaa ettirdi ve Trajan
(98-117) ve Hadrian (117-138) döneminde Roma İmparatorluğu zirveye ulaştı.
212'de imparator Caracalla, imparatorluktaki tüm özgür
insanlara Roma vatandaşlığı tanıdı. O sıralarda Roma İmparatorluğu inişe
geçmeye başlıyordu. İmparator Severus Alexander 325'te öldürüldüğünde onlarca
yıl politik dengesizlikler oldu. 235 ve 284 yılları arasında 22 imaparator
vardı. Komuta ve refah, Diocletian (284-305) tarafından geçici olarak restore
edildi. 305 yılında tahttan feragat etti ve o sırada iktidar için kavga vardı.
Constantine, 306'da imparartor ilan edildi, ancak 324 yılına kadar
imparatorluğu tamamen kontrolü altına alması mümkün olmadı. Constantine,
Hristiyanlığı tolere eden bir politika izledi. 337'de ölüm döşeğinde vaftiz
edildi. Diocletian, imparatorluğu batı ve doğu olmak üzere ikiye böldü.
Constantine 324'te onları birleştirdi, fakat ölümünden sonra tekrar ayrıldılar.
Giderek ikisi arasında daha az işbirliği olmaya başladı. Batı Roma
İmparatorluğunda azgın bir enflasyon ve acımasız bir ekonomik düşüş vardı. Bu
arada sınırın ötesindeki Germanik aşiretler giderek güçleniyorlardı.
5. yüzyılda Roma İmparatorluğu yavaş yavaş çöktü.
406-407'de Germanlar Galya'yı istila etti ve Roma ordusu İngiltere'yi terketti.
410'da Alaric (Got) Roma'yı ele geçirdi. Buna rağmen Roma İmparatorluğu bir
zaman sonra tekrar kurtuldu. Ancak 429-430'da Vandallar denen insanlar
İspanya'dan Kuzey Afrika'ya geçtiler. Bunun ciddi sonuçları oldu, çünkü
Romalılar hububatı oradan elde ediyorlardı. Daha da kötüsü, 455'te Vandallar
Roma'yı yağmaladılar. Son olarak 476'da son Roma imparatoru tahttan indirildi
ve Odoacer denilen bir Germen kendini İtalya'nın kralı ilan etti.
ORTA ÇAĞ'DA İTALYA
Ancak bir çok insan için hayat normal şekilde devam
ediyordu. Germanik krallar Roma kültürüne ve kanunlarına saygı duydular.
Odoacer'den sonra 493'te Ostrogot Theodoric geldi. 526'ya kadar hüküm sürdü ve
hükümdarlığı süresince İtalya'daki Germenler ve Romalılar, birlikte, barış
içinde yaşadılar. Bu sırada Roma İmparatorluğu'nun doğu yarısı hala serpilmeye
devam ediyordu. Artık Bizans İmaparatorluğu adıyla anılıyordu. 535'de Bizans
imparatoru Justinian, generali Belisarius komıutasındaki ordusunu İtalya'ya gönderdi.
Böylece İtalya'nın çoğunu harap eden uzun bir savaş hali başladı.
Belisarius, İtalya içinden kuzeye yürüdü ve 540'ta
Ravenna'yı ele geçirdi. Ancak Gotlar, liderleri Totila (541-552) komutasında,
İtalya'nın çoğunu tekrar ele geçirdiler. Sadece Ravenna ve bazı diğer kıyı
kasabaları Bizanslıların ellerinde kaldı. Sonra sarkaç diğer yönde sallandı.
562'de, Bizanslılar, generalleri Narses komutasında İtalya'nın tamamını tekrar
geri aldılar. Daha sonra 568'de Lombardlar denen insanlar kuzey İtalya'yı istila
ettiler. Lombardlar, liderleri Authari (584-590) ve Agilulf (590-616)
yönetiminde güneye kadar savaştılar ve Bizanslılar tarafından Ravenna'dan
Roma'ya olan bir çizgi üzerinde durdurulabildiler. Lombardlar giderek yerli
İtalyanlarla evlilikler yaptılar ve ayrıca İtalyan geleneklerini ve İtalyan
dilini de benimsediler.
751'de Lombard kralı Aistuff Ravenna'yı aldı ve
Roma'yı tehdit etti. Papa Franklardan yardım istedi. Liderleri Pepin III
komutasında, Franklar kuzey İtalya'yı istila ettiler. Lombardları yendiler ve
Pepin, Ravenna'yı ve orta İtalya'da bulunan bazı toprakları papaya verdi.
Böylece Papa orta İtalya'da kendi devletinde iktidara geldi. Sonra Franklar
geri çekildi fakat 772'de tekrar İtalya'yı istila ettiler. Bu sefer Lombard
krallığını ele geçirdiler. Frankların lideri Şarlman (Charlemagne), papanın
orta İtalya'daki hükümdarlığını onayladı. 814'te Şarlman öldükten sonra
Almanya'nın imparatorları İtalya'yı yönetmeye devam ettiler ve kendilerine kral
diyorlardı. Ancak güçleri azdı ve 10. yy.da İtalya 'krallığı' yıkıldı. Son
olarak 1024'te Pavia halkı kraliyet sarayını yaktı. Bu İtalya'nın Germen 'krallarının'
sonunu simgeliyordu.
11. yüzyıl boyunca güney İtalya'nın kontrolünü
Normanlar aldı. 1061-1091'de Sicilya'yı fethettiler ve 12. yy.da Sicilya'da ve
güney İtalya'da güçlü bir şehir kurdular. Bu arada İtalya krallığının çöküşü
bir çok şehir-devlet oluşumuna neden oldu. 11. ve 12. yüzyıllarda Akdenizde
ticaret patladı ve kuzey ve orta İtalya'daki şehirler zengin ve önemli hale
geldiler. Ayrıca bağımsızdılar. Ancak güneyde Normanlar şehirlerin otonom hale
gelmesini engelliyordu.
12. yy.da Alman imparator Frederick Barbarossa, kuzey
İtalya şehirlerinde Alman otoritesini inşa etmeyi denedi. 1162'de Milano'yu
yerle bir etti. Bunun bir sonucu olarak kuzey İtalyanlar ona karşı Lombard
Ligi'ni kurdular. Barbarossa 1174'te İtalya'yı işgal etti ancak 1176'da ordusu
Legnano savaşında ciddi bir yenilgi aldı. Barbarossa 1183'te Peace of Constance
ile kuzey İtalya şehirlerinin bağımsızlığını kabul etmeye mecbur kaldı.
Frederick Barbarossa 1190'da öldü. Halefi Henry VI, Sicilya'yı Normanlardan
aldı. Ancak Almanlar Sicilya'yı uzun süre elinde tutamadı. 1266'da Fransızlar
Sicilya krallığını fethettiler (güney İtalya'dan büyük bir parçayı ve adayı
kapsıyordu) Ancak 1282'de Palermo halkı isyana kalkıştı. Aragon'lu (Kuzey
İspanya'da bir krallık) Peter, daha sonra Sicilya adasını aldı, böylece bir
süre anakaradan bağımsız hae geldi.
Bu arada kuzey İtalya şehirlerinin nüfusları hızla
arttı. Ticaretleri ve zenginlikleri de. Kuzey İtalya şehirlerinin yükselişi
1348'deki, nüfusun yaklaşık üçte birini öldüren Kara Ölüm denen veba salgını
felaketi ile geçici olarak kesintiye uğradıysa da yine toparlandılar ve 14.
yüzyılın sonuna doğru İtalyan tarihinde yeni bir sayfa açıldı.
1494 yılında Fransa Kralı VIII. Charles, İspanya'yı
ele geçirebilmek amacıyla 16. yüzyıla dek sürecek olan saldırılar dizisinin ilk
ayağını başlattı. Bu saldırılar ve rekabet sonunda İspanya Cateau-Cambrésis
Antlaşması'yla galip taraf oldu. Böylece İspanya, Milan Düklüğü ve Napoli
Krallığı üzerinde egemen güç durumuna geldi. Daha sonra İtalya üzerindeki
etkili güç olma durumu, Utrech Antlaşması'yla Avusturya'ya geçti. Avusturya
etkisi altında İtalya'nın kuzeyinde güçlü bir ekonomik dinamizm ve entelektüel
canlılık oluştu. Fransız Devrimi ve Napolyon Savaşları (1796-1815) İtalyanlar
arasında eşitlik, demokrasi, hukuk ve ulus olma bilinci gibi düşünceler
uyandırdı.
İTALYA'NIN BİRLEŞMESİ
19. yüzyılın ilk yıllarında İtalya I. Napolyon
tarafından işgal edilerek Fransız etkisi altına girdi. Viyana Kongresi
İtalya'nın Fransız işgalinden önce yöneten hanedanlara geri verilmesini
öngörüyordu. Böylece Papalık Devleti, Sardinya-Piemonte Krallığı, Toskana
Grandüklüğü, Modena Düklüğü ve Lombardiya-Venedik Krallığı tekrar kuruldu.
Ancak Carbonari adı verilen gizli dernekler İtalya'nın birleşmesi için
çalışmaya başladılar. Giuseppe Mazzini ve Giuseppe Garibaldi birleşme
hareketinin öncüleri arasında yer alıyorlardı. Ayrıca Sardinya kralı II. Victor
Emmanuel de bu birleşme hareketini destekleyenler arasındaydı.
1848 yılında Lombardiya Avusturya'nın elinde
bulunuyordu. İtalya'yı birleştirmek konusunda Fransa'nın desteğini almayı
başaran İtalya, 1859'da Fransa ile birlikte Avusturya'yı mağlup etti ve 11
Kasım 1859'da Avusturya ile Piyemonte arasında Zürih'te barış antlaşması
yapıldı. Buna göre; Avusturya, Lombardiya'yı Piyemonte'ye verdi. Venedik dâhil
olmak üzere diğer İtalyan Devletleri arasında bir konfederasyon oluşturulması
ve konfederasyonun fahri başkanının papa, fiilî başkanının Piyemonte olması
kabul edildi. Bir süre sonra Kuzey İtalya'daki küçük devletler de Piyemonte'ye
katılma kararı aldılar. Böylece bütün Kuzey ve Orta İtalya Piyemonte'ye
katılmış oldu. 1870'te Roma ve 1886'da Venedik, İtalya birliğine dâhil oldular.
Bunların da katılımı sonucu İtalyan Millî Birliği tamamlanmış oldu. İtalya
Krallığı kuruldu.
20. VE 21. YÜZYILLAR
İtalya, Roma devrinden sonra ilk kez tek bir ülke hâline gelebilmişti. Yeni İtalyan Krallığı'nda 20. yüzyılda kuzey İtalya hızlı sanayileşerek gelişirken, güney İtalya'da nüfus hızla yükseliyor ve milyonlarca insan daha iyi bir yaşam için yurdışına göç etme yolları arıyordu. 1861 yılında ülkede çıkarılan anayasa insanlara pek çok temel hak ve özgürlüğü sağlıyordu. Ancak seçme ve seçilme hakları bunun dışındaydı ve varlıklı olmayan kişilerle eğitimsiz sınıfın oy kullanma hakkı yoktu. Daha sonra, 1913'te ülkedeki tüm erkeklere oy kullanma hakkı tanındı. Böylece sosyalist parti liberalleri ve muhafazakârları alt ederek ana politik parti hâline geldi. 19. yüzyılın son yirmi yılından başlayarak İtalya da diğer Avrupa ülkeleri gibi sömürgeleşme yoluna gitti. Osmanlı İmparatorluğu'na karşı yaptığı Trablusgarp Savaşı'nı kazandı. Batı Türkiye'de Oniki Ada; Afrika'da Libya, Etyopya ve Somali gibi bazı ülkeleri de işgal ederek sömürgeleştirdi.[14] I. Dünya Savaşı başladığında önce tarafsızlığını ilan eden İtalya, sonuç olarak 1915'te Londra Paktı ile İtilaf Devletleri arasına katıldı. İtalya'ya savaşa girmesi koşuluyla Trento, Trieste, Istria, Dalmaçya ve Osmanlı Devleti'nin bazı bölgeleri vadedildi. Savaş süresince 600.000 İtalyan askeri yaşamını yitirdi ve İtalya ekonomisi çöktü. Savaşın sonucunda İtalya'ya verilen sözlerden çoğu tutulmadı. St. Germain Antlaşması ile İtalya galip tarafta olmasına karşın yalnızca Trento, Trieste ve Bolzano'yu alabildi. Bu sonuç İtalyan toplumu arasında büyük hoşnutsuzluklara yol açtı.
Aldo Moro'nun Kızıl Tugaylarca kaçırılması
I. Dünya Savaşı'nın neden olduğı yıkımdan sonra oluşan karışılık ortamında, 1917 Ekim Devrimi'nin ateşlediği hareketlilik bir anarşi ve kargaşa ortamı yarattı. Sosyalist bir devrimden kaygı duyan liberal görüşler Benito Mussolini önderliğinde Ulusal Faşist Parti'yi kurdular. Ekim 1922'de faşistler krala karşı bir darbe girişiminde bulundular. Kral, ordularına darbeci güçlere karşı koymamaları yönünde buyruk verdi ve Mussolini ile iş birliği yapma yoluna gitti. Bunu izleyen birkaç yıl içinde Mussolini tüm siyasi partileri kapattı ve birtakım kişisel özgürlükleri kısıtlayarak kendi diktatörlük rejimini ilân etti. 1935'te İtalya Habeşistan'ı görece uzun süren bir direniş sürecinin ardından işgâl edince Milletler Cemiyeti olaya müdâhil oldu. Buna karşılık Faşist İtalya, Nazi Almanyası ile anlaşma ve iş birliği yoluna gitti. Nazi Almanyası ile ilk antlaşma 1936 yılında yapıldı. Ardından 1938'de Çelik Paktı geldi. İspanya İç Savaşı'nda İtalya, Franco'yu sonuna kadar destekledi. Avusturya'nın ve Çekoslovakya'nın Almanya'ya bağlanması girişimlerinde de Hitler'e destek verdi.
İtalya, 1940'ta savaşa katıldı. Kuzey Afrika'da başarılı oldular ancak Yunanistan'ın işgalinde İtalyan birlikleri Yunan direnişçilere karşı yenilgiler aldı. Amerikan ve İngiliz birlikleri 1943'te Sicilya'ya çıktı. Aynı yıl İtalya'nın güneyini ele geçirdiler ve Mussolini, başbakanlık görevinden alınarak hapsedildi. Alman paraşütçüler Mussolini'yi kurtardı ve Mussolini İtalya'nın kuzeyinde İtalyan Sosyal Cumhuriyeti'ni kurdu. 1945'te İtalya'nın kuzeyi de kaybedildi ve bunun üzerine Mussolini İtalya'dan kaçmaya çalıştı ancak komünist partizanlarca yakalanarak kurşuna dizildi.
R |
İTALYADA YÖNETİM
Resim yazısı ekle |
İtalya, yönetim olarak, 20 bölge, 107 vilayet ve 8100 belediyeye ayrılmış parlamenter bir cumhuriyettir. Cumhurbaşkanı devletin başıdır, parlamento tarafından seçilir ve 7 yıl görev yapar. Ulusal yasama yetkisi, 5 yılda bir halk tarafından genel seçim ile belirlenen iki meclisten oluşan (Temsilciler ve Senato) parlamentoya verilmiştir. Yürütme yetkisi, bir meclis başkanı (parlamento tarafından seçilen ve cumhurbaşkanı tarafından atanan), bir başkan yardımcısı ve 23 bakandan oluşan Hükümet’in elindedir: yürütme aynı kurulun başkanı tarafından yönetilen Bakanlar Kurulu tarafından gerçekleştirilir. Yargıda en yüksek karar birimi Yargıtay’dır. Anayasa Mahkemesi, yasalar ve İtalya Cumhuriyeti arasındaki herhangi bir uyuşmazlığa ilişkin düşüncelerini belirtir. Uluslararası bağlamda, İtalya, Avrupa Birliği, NATO ve AET’nin kurucu üyelerindendir. Ayrıca, G–8 üyesidir.
COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ
YERŞEKİLLERİ
Bu bölgenin çok yerinde volkanik kraterler ve krater
gölleri vardır. Faaliyette olan volkanlar güneyde Napoli yakınlarındadır.
Buradaki Vezüv faal bir yanardağdır. Ponci yanardağı ise tarihte meşhurdur.
Buradaki lavlarla taşlaşmış insan heykelleri o günkü cemiyet hayatını
aksettirmesi bakımından çok önemlidir. İtalya’nın Akdeniz’de bulunan
adalarından Sicilya’da Etna yanardağı faal bir volkandır. İtalya’nın
Akdenizdeki adaları, İtalya topraklarının % 16’sını meydana getirir.
En önemli ırmak Po’dur. 673 km uzunluğunda olan bu
nehir Alplerden doğar. Diğer ırmakları Tiber ve Arno’dur. Ülkede güzellikleri
ile ünlü göller vardır. Bunlardan Maggiore, Cono ve Garda en önemlilerindendir.
İKLİMİ
İtalya’da
Akdeniz iklimi hüküm sürer. Sahra havasının yerleştiği mevsim olan yaz, kurak
ve güneşlidir. Atlas Okyanusu havasının yerleştiği mevsim olan kış ise ılık,
yağışlı ve düzensizdir. Kuzey İtalya, denizin yumuşatıcı etkisinden hiç
yararlanamaz. Buradaki iklim kara iklimidir. Po Ovası kışın soğuk ve sislidir,
yazın ise, boğucu nemli sıcaklar olur. Kuzey bölgesine doğru yağmurların
sürekliliği artar. İlkbaharda daha çok yağış olur. Güneye doğru iklim daha da
sıcaklaşır, kış ayları güneyde en yağışlı aylardır. Burada kışlar ılımandır
yazlar sıcaktır.
Ortalama yıllık yağış miktarı 500 ile 800 mm arasında
değişmektedir. Ortalama sıcaklık ise kışın 1°C, yazın ise 25-26°C arasındadır.
TABİİ KAYNAKLAR
BİTKİ ÖRTÜSÜ VE HAYVANLAR: İtalya zengin bir bitki
örtüsüne sahip değildir. Akdeniz iklimine sahip olduğu için bitkiler uzun süren
kuru ve sıcak yazlara dayanabilen türdendir. Ormanlar ülke topraklarının
%21’ini kaplar. Ormanlarda çoğunlukla meşe, akgürgen ve kestane ağaçları
bulunur.
Ekilemeyen
topraklar kuraklığa dayanıklı kaba otlar ve makilerle kaplıdır. Alçak
kesimlerde kozalaklılar türüne ait ağaçlarla kaplı ormanlar bulunur. Bunların
alt kısmını ise yaprak döken ağaçlar meydana getirir.
İtalya halkının avcılığa çok meraklı olması sebebiyle
yabani hayvanların sayısı azalmıştır. Günümüzde Alplerde yaşıyan dağ keçisi,
kurt ve geyik gibi yabani hayvanlar bulunmaktadır.
MADENLER: Ülke maden kaynakları bakımından fakirdir.
Mevcut olan kömür ve demir yatakları yeterli değildir. Tabii gaz, petrol ve
kükürt Sicilya’da çıkartılır. Toscona’da antimon, prit, bor ve büyük ölçüde
cıva elde edilir. Toscona’daki kıyı dağlarında ayrıca önemli miktarda mermer
çıkarılır. Po Ovasında verimli metan gazı yatakları mevcuttur.
NÜFUS VE SOSYAL HAYAT
İtalya’nın nüfusu 57.158.000’dir. İtalya’da nüfus
artışı bir mesele haline gelmiştir. Çünkü doğum oranı çok yüksektir. İtalya’dan
dış ülkelere büyük bir göç vardır. Yarım asırda 7 milyon kişi dış ülkelere göç
etmiştir.
İtalya on bir bölgeden meydana gelmiştir. Bu
bölgelerin hepsi, hatta şehirlerde ayrı ayrı lehçeler kullanılmaktadır. Bu
bölgelerden birinde yaşayan öteki bölgelerdekilerle hiç anlaşamazlar.
Dilbilimcilerine göre İtalya’da 50 lehçe bulunmaktadır. Resmi olarak Floransa
lehçesi kullanılmaktadır. Okullarda da bu dil öğretilir ve kullanılır.
Eğitim: İtalya’da 6 ile 14 yaş arasında temel eğitim
mecburi ve ücretsizdir. Bu eğitimden sonraki lise ise beş yıldır. Ülkede 288’e
yakın Üniversite bulunmaktadır. Yüksek öğretim paralıdır.
Din: Halkın büyük bir kesimi Hıristiyanlığın Katolik
mezhebine mensuptur. Çok az miktarda Protestan ve Musevi bulunmaktadır.
Spor: İtalya’da spor çok gelişmiş, futbol milli bir
spor haline gelmiştir. Günümüzde İtalya’da futbolla ilgilenen 7342 spor kulübü
ve bu kulüplere mensup 9750 takım resmi maçlara katılmaktadır. Bu takımlarda
205.430 futbolcu yer almaktadır. İtalyanlar futbolun yanında atletizm, boks,
eskrim, binicilik gibi birçok spor dalında başarılar göstermişler, dünya spor
sahasında söz sahibi olmuşlardır.
EKONOMİ
İkinci Dünya Harbinden sonra, 1950’de başlayan büyük
bir ekonomik gelişme ile başlıca sanayi ülkeleri arasına girdi. 1979 yılından
sonra ekonomisinde düşüşler görüldü. Bunun temelini % 7,6’lık bir işsizler
ordusu ve % 21,2’lik enflasyon oranı meydana getiriyordu. İşgücünün % 48,6’sı sanayi
kesiminde çalışmaktadır.
TARIM: Çalışan nüfusun % 18’i tarımla uğraşır,
topraklarının % 31’i işlenebilir nitelikte, % 17’si ise mer’alıktır. Başlıca
tarım ürünleri şekerpancarı, buğday, pirinç, sebze, üzüm, ve zeytindir. Üretim
alanının % 37’sini kaplayan Kuzey İtalya, toplam üretimin yarısını verir.
Dağlarda yaşıyanlar geçimlerini ormandan sağlar. Büyük vadilerde oturanlar,
tahıl, üzüm, meyva yetiştirirler. Po Ovasındaki yüksek taracada mısır tarlaları
ve dutluklar vardır. Appeninlerin eteğinde buğday yetiştirilir. Güney İtalya
tarımı verimsizdir. Üretim alanı işlenen toprakların %63’ünü kaplamasına rağmen
toplam tarım üretiminin yarısını verir. Buralarda tarım alanları şu şekilde
olur: Çıplak tarlalar, meyva bahçeleri, hem meyva hem tahıl yetiştiren
tarlalar. Bu tarlalarda buğday ve bakla yetiştirilir.
İtalya tarımının özellikleri: Tahıl tarım üretiminin
%22’sini, ağaç yetiştiriciliği % 24’ünü teşkil eder. Sanayi bitkisi olarak
tütün ve keten yetişir. İtalya’nın birçok yerlerinde toprak zayıf ve suyun az
olmasına rağmen ekim sürekli yapılmaktadır. İtalya tarımda genel olarak buğday
ve mısır yetiştirir. Avrupa’nın en büyük pirinç üreticisidir. Zeytinyağı
üretiminde dünya birincisidir. Bütün bunlara rağmen besin maddesi bakımından
İtalya kendi ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır.
HAYVANCILIK:
İtalya’da hayvancılık toprak genişliğine göre gelişmiş sayılır. Ülkede sığır,
keçi, koyun beslenir. Dağların yüksek kesimlerinde sığır beslenir. Süt
endüstrisi çok gelişmiştir. Dünyaca ünlü peynir elde edilir. Ülkenin hayvani
protein ve yağ ihtiyacı karşılanır. Dağların alçak kesimlerinde nadasa
bırakılan yerlerde koyun beslenir.
SANAYİ
Nüfusun % 36’sının
çalıştığı, sanayi ve yatırımların çoğunluğu kuzeyde yoğunlaşmıştır. Başlıca
sanayiler dokuma (özellikle ipek), kimya, makina, motorlu araçlar, petrol
işleme ve gıda alanlarıdır. Motorlu araç sanayiinde Fiat otomobil sanayii dünya
çapında bir üne sahiptir. Büyük bir iş gücü istihdam eder. Besin sanayii
makarna ve konserve dalında çok gelişmiştir. İtalya sanayiinde genellikle
hammadde ve enerji kaynakları zayıftır. Bu açık, ithalatla kapatılır. Son
zamanlarda çıkarılan tabii gazın sanayi bölgelerine dağıtılması ile Alplerde
hidro elektrik santrallerinin kurulması enerji açığını büyük ölçüde
kapatmıştır. Ulaşım güçlükleri sanayii olumsuz yönde etkilemektedir.
TİCARET
Dış ticaret tablosu İtalyan ekonomisinin eğilimlerini
yansıtır. Pamuk, ham petrol, yün, demirli madenler gibi hammaddeler ithalatın %
50’ye yakın kısmını meydana getirir. İhracatın % 40-42’sini ise makina, tesviye
edilmiş petro-kimya ürünleri, pamuklu sun’i dokumalar ve otomobillerden meydana
gelir. Yani hammadde olarak alınır işlenir, mamul hale getirilir ve satılır.
İtalya’nın ihraç ettiği diğer mallar ayakkabı, daktilo makinaları, zeytinyağı
ve zeytindir. İthal ettiği malları ise başta petrol olmak üzere madenler,
buğday ve ettir. İtalyan deniz filosu, dünyanın en büyük filolarından biridir.
İtalyan ticareti ile deniz yolu taşımacılığı arasında sıkı bir bağ mevcuttur.
İtalyan ödemeler dengesindeki açık, turizm sektörü sayesinde kapatılmaktadır.
Turizm sektörü çok gelişmiştir. Birçok turistik tesise sahib olan İtalya, tarih
ve kültür eserleri bakımından zengindir. Tarih boyunca birçok gelişme ve
yeniliklere sahne olan İtalya turistler için cazip bir ülkedir. Bir AET üyesi
olarak ticaretinin büyük kısmını AET üyesi olan ülkelerde, ABD ve Suudi
Arabistan ile yapar.
ULAŞIM